Fenerbahçe ve Filenin Sultanları’nın yıldızlarından Meliha Diken yeni sezon öncesi Bosna basınından Alma Arnautovic’e önemli açıklamalarda bulundu. Bosna’da doğan ve 16 yaşında Türkiye’ye transfer olan Meliha kariyeri hakkında bilgi verdi. Filenin Sultanları’nın başarısından bahseden Meliha ‘O altın hep eksikti, nihayet Avrupa Şampiyonası ve Milletler Ligi’nde geldi’ dedi. Meliha ayrıca kaptan Eda Erdem ve Zehra Güneş ile ilgili soruya cevap verdi.
BU TARİHİ BAŞARI KADINLARA GÜÇLÜ MESAJ TAŞIYOR
Türk Milli Takımını izleyen herkes sahadaki büyük pozitif enerjiyi ve oyuncuların bu spora olan sevgisini hissedebilir. Tüm teknik yeteneklerin yanı sıra spora olan sevgi ve takım içindeki uyum başarıya katkıda bulunan etmenler. Bu uyumu uzun zamanda inşa ettik ve başarıya ulaşmak için geliştirmemiz gereken şeyler üzerinde sabırla çalıştık. Ayrıca futbol dışındaki sporlara, özellikle de kadınların katıldığı sporlara daha önce pek önem verilmeyen bir ülkede. Bu tarihi başarı çok önemli ve tüm kadınlara güçlü bir mesaj taşıyor. Yıllardır onların sesi olmaya ve tüm kadınların istedikleri zaman neler başarabileceklerinin bir örneği olmaya çalışıyoruz.
O ALTIN HEP EKSİKTİ
Milli takımda oynamaya başladığımda takımın en genç iki oyuncusundan biriydim ve bunun kolay olduğunu söyleyemem. Seviye çok daha yüksekti, herkes çok daha deneyimliydi. Onlarla oynayarak çok fazla deneyim kazandım ve çok şey öğrendim. En tecrübeli ve en yaşlı oyuncularımız milli takımı bıraktığında sıra bana ve yaşıtlarıma gelmişti. Çok fazla deneyim ve başarı elde ettik. Milletler liginde ikinci ve üçüncü, Avrupa Şampiyonasında ikinci ve üçüncü, Tokyo Olimpiyatları Avrupa Elemelerinde birinci olduk. Olimpiyatları şu ana kadar en iyi beşinci olarak tamamladık. Biz çok tecrübeli rakiplere karşı mücadele eden ve podyuma çıkmayı başaran genç bir nesildik ama o altın hep eksikti. Bu yıl, o altın nihayet Avrupa Şampiyonası ve Milletler Ligi’nde geldi.
TÜRKİYE’DEN TEKLİF ALDIM
On altı yaşıma kadar Kula’da oynadım. Boyum nedeniyle on beş yaşıma kadar orta oyuncu olarak oynadım. Daha sonra A takım antrenörü bana smaçör olarak çok daha başarılı olabileceğimi söyledi. Ailem her zaman başarılarımla gurur duyuyordu, yetenekli olduğuma ve profesyonel olarak da başarıya ulaşabileceğime inanıyorlardı. Ancak babam, ülkemizin (Bosna Hersek) içinde bulunduğu durum ve koşullar nedeniyle daha fazlasını başaramayacağımın farkındaydı. O zamanlar birkaç oyuncuyu denemeye davet eden Ankara merkezli İlbank’ı duyduk. Onlarla temasa geçtik ve antrenmana gelmemle ilgilenip ilgilenmeyeceklerini sorduk. Çok sevindiler ve beni görmek için sabırsızlandıklarını söylediler.
Onlarla birkaç gün antrenman yaptım ve sadece bir yıldır oynadığım pozisyonda kendimi mümkün olduğu kadar iyi göstermeye çalıştım. Eve dönüp onlardan bir geri dönüş yapmalarını bekleyecektik ama onlar ayrıldığımız gün hemen benim gelecek sezon kulüplerine katılmamı istediklerini açıkladılar. Türk vatandaşlığı almam için de öneride bulundular. Bizim için her şey ani oldu ama iki hafta sonra eve döndüğümüzde babama bunun eşsiz bir fırsat olduğunu düşündüğümü ve gitmek istediğimi söyledim.
AYRILMA GÜNÜ ZORDU
Ayrılma günü çok zordu. Hayatlarımızın asla eskisi gibi olmayacağının farkına vararak tüm dostlarımıza ve ailemize veda ediyoruz. Annem ve babam benimle seyahat etti, babam iki hafta, annem ise bir ay kaldı. Bizi yeni mobilyalı üç odalı bir daireyle karşıladılar. Daire, antrenman yaptığım spor salonuna üç dakika uzaklıktaydı. Bir sözleşme imzaladım, harçlık aldım, günlük bedava yemek aldım, Türkçe kursuna kaydoldum, ikamet ve vatandaşlık başvurusunda bulundum ve Eylül ayında başlayan bir okula kaydoldum. Her şey profesyonel ve kaliteli görünüyordu ve her alanda Gradacac’takinden çok daha iyi şartlara sahiptim.
A MİLLİ TAKIM’A DAVET EDİLDİM
Vatandaşlığımı 18 yaşımdan sonra aldım, dolayısıyla Türk milli takımında genç kategorilerde oynamadım. Daha da ilerlemek için yaz aylarında herkesin milli takımda olduğu turnuva zamanlarında plaj voleybolu oynadım. Orada kum antrenmanlarında büyük ilerleme kaydettim ve milli takımda da forma giydim. Daha sonra çok başarılı bir sezon oynayarak Fenerbahçe ile sözleşme imzaladım ve A Milli Takım’a davet edildim. O zamanlar henüz yirmi yaşındaydım. Bu kariyerimde büyük bir dönüm noktasıydı. 3 yıl Fenerbahçe’de, 2 yıl Eczacıbaşı’da oynadım. 2 yıl Vakıfbank’taydım ve şimdi yine Fenerbahçe’de 3. yılımdayım. Toplamda altı yıl oldu. Türkiye’nin en büyük üç kulübünde, dünyanın en iyi voleybolcularıyla forma giymeyi, on yıl milli takımda kalmayı başardım. Çok fazla deneyim kazandım. Pek çok başarı ve kazanılan altın madalyalar oldu ama elbette başarısızlıklar da oldu. Sonuçta hafızada sadece en güzel anılar kalır.
EDA ERDEM VE ZEHRA GÜNEŞ’İN ANNE BABASI BOŞNAKÇA KONUŞUYOR
Zehra Güneş ve Eda Erdem’in Bosna bağlantısıyla ilgili gelen soruya şu yanıtı verdi: Onlar benim gibi Bosna Hersek’te doğmasalar da ebeveynleri öyleydi. Eda Erdem ve Zehra Güneş’in anne-babası evlerinde hâlâ Boşnakça konuşuyor. Ve anne veya baba tarafında birkaç kişinin daha bizim bölgemizde ailesi var.